İstanbul turlarımızın en çok
ilgi çeken noktalarından biri de Taksim-Karaköy yürüyüşleridir.
Osmanlı döneminde kurulan bir su deposu ve suyun taksim edilmesinden dolayı
“Taksim” olarak anılan semt; siyasi olayların öbeğindeki meydandan dolayı daha
da ünlü hale gelmiştir. Meydanda bulunan Atatürk anıtının mimarı İtalyan Canonica; ayrıca Ankara
Etnoğrafya müzesi önündeki atlı Atatürk heykelini, Sıhhiyedeki Mareşal
Atatürk heykelini ve İzmir’deki Atatürk heykelinin de heykeltıraşlığını
yapmıştır.
Gruplarımız ile meydanı gezdikten sonra genellikle ünlü
İstiklal caddesine çıkarız. Bu caddede günlük 400 bin ile 2 milyon yayanın
yürüdüğü; 1,5 km uzunluğunda çok önemli bir caddedir. Bu cadde ve semtin
gelişimi Bizans sonrası döneme tarihlenir. Nüfusun çoğunluğu halen Sur içinde
yaşadığı dönemde buraya karşı yaka anlamına gelen “Pera”
adı verilir ve çoğunluğu gayrimüslim ticaret erbabı olmak üzere İtalya başta
olmak üzere tüm Avrupa’dan tüccar kısmının yerleştiği bir semt halini alır.
Muntazam ve modern çok katlı yapıların, hanların, eğlence mekânı ile
lokantaların açılmasıyla “büyük cadde” bugünkü ışıltılı günlerine göz
kırpmaktadır. Sarayın caddeye ilk yerleşimi ise bu caddeye açılan Mevlevihane
ile 15.yyın sonlarına denk gelir. Derken elçiliklerin açılması, bankaların
açılması, okulların açılması,
ibadethanelerin açılması ile cadde büyük bir sosyal çekim merkezi halini alır.
Tiyatroların, kabarelerin açılması yine cemiyet hayatının orta yerine
oturmasında etkili olur. Caddenin lüks yapılarla donatılması ise Tanzimat dönemine denk gelir ve birbirinden güzel Barok-Art Noveau yapılarla donanır ki Avrupa’da
olduğumuz hissi oluşur. Tünelin inşası ve tramvay hattının oluşması; Osmanlının
tüm etnik mozaiğinin ve Avrupai yaşam tarzını özleyenleri de çekerek müthiş bir
görsellik ve yaşam tarzı yansıtır. Konuklarımız ile bu çok kozmopolit caddeyi
geçtikten sonra tünelin dibinden eskiden “yüksek
kaldırım” diye bilinen; (şiirlere konu olmuş) yokuşu aşağıya doğru
inerek Galata kulesine ulaşırız. Yoldaki gitarcılara bakarken müzik
enstrümanlarının merkezi olduğunu anlamış oluruz. İstanbul’un simgelerinden olan
ve 6.yy da fener olarak inşa edilen yapının asansörle çıktığımızı seyir
terasından unutulmaz bir Haliç ve boğaz manzarasının tanığı oluruz.
Yürüyüşümüzü sürdürerek Galata köprüsüne gider ve oltalarıyla balık tutan
insanları gözlemlemeye çalışırız. Hangi sebepten tutuyorlar acaba? Karın
doyurmacasına mı, keyfine mi, stresten uzaklaşmasına mı diye düşünür dururuz.
Nobel ödüllü yazarımız Orhan Pamuk’un İstanbul
adlı eserindeki hüzün ve melankoli ile de; Ahmet
Hamdi’nin tutkulu İstanbul aşkı ile de dolabiliyoruz. Kısaca muhteşem
kent herkeste farklı duyguların depreşmesine sebebiyet veriyor. Yürüyüşümüz
devam ediyor… Nereye gideceğimize siz de karar verebilirsiniz. Rehberiniz sizi
üzmeyecektir. İstanbul turlarımızda görüşmek
dileğiyle…
Baytatil
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder