Bugün Anadolu’da pek çok yer adında polis sözcüğü mevcuttur:
Safranbolu, İnebolu, Bolu, İstanbul…
Polis, poli Antik Yunanca’da şehir anlamına gelmektedir, söyleyiş
kolaylığından Türkçeye ‘Bolu’ olarak geçmiştir.
Aristotales ‘insan yapısı gereği poliste yaşayan bir
canlıdır’ demiştir. Polis aynı zamanda şehir devletini ifade eder. Böyle bir
yönetim biçiminin tercih edilmesinde ekonomik ve coğrafi koşulların ötesinde
Yunanlı Karakteri yatıyordu. Yunanlı, tüm boş zamanını evinin dışındaki insanlarla
sürekli ilişki kurarak zekâsını geliştirebiliyor, davranışlarını
düzenleyebiliyordu. Çok az halk bu kadar sosyal olabilmiştir. Kamuoyu agorada
oluşuyordu ve Atina’dan başka hangi halk Sokrates yetiştirirdi.
Bir Yunanlı için ‘salt hükümdarın iradesine bağlı bir
yönetim altındaysan kölesindir. Bu da insan onuruna aykırıdır. ’Yunanlılar için
barbar demek, Yunanca konuşmayıp bar bar diye ses çıkaranlardır, Yunanca
konuşmuyorsa Yunanlı gibi düşünmüyor, yaşamıyordur.
Thales de şöyle demiştir: ’Üç şey için Tanrılara
şükrediyorum: Hayvan değil insan olduğum için, kadın değil erkek olduğum için, barbar
değil Yunanlı olduğum için’
Polis’e yardım etmek herkesin görevidir, bireycilik ön plana
çıkmaz, zenginler örneğin vergi ödemek yerine polisin işleri için para sağlardı.
Antik Yunan düşüncesi uzmanlaşmayı reddediyordu. Aristotales ‘özgür insan flüt
çalabilmeli, ama çok usta olmamalı’ diye ifade etmiştir. Üzerinde durulması
gereken bir kavram da ‘arete’ yani ‘erdem’ çok önemliydi. Örneğin yarış atının
aretesi ‘hızı’ olmalıdır. İnsan içinse birden fazla alanda mükemmellik, Odysseus
örneğin; yüce bir savaşçı, iyi güreşçi, aynı zamanda kendi salını da yapabilir.
Arka arkaya başarısız sonuçlar alınan savaşlar başta olmak
üzere pek çok neden polisin çöküşünü hazırlar. Artık polisin yerini kosmopolis
almaya başlar. Yoksulsa polise çıkar kaynağı olarak bakıyor, zenginse kendiişlerini
geliştiriyordu. Eski komedialar baştan sona siyasal unsurlarla doluyken ve
sahnede konu edilen polisin yaşamıyken artık konular günlük yaşamdandı.
Uzmanlaşma ne kadar reddedilse de gelişme kaçınılmazdı, aslında
polisin çöktüğü nokta budur.
Sofistlerinde polis üzerinde yıkıcı etkisi olmuştur. Eğitim
önceden herkese açıkken Sofistler bu işi para karşılığı yapmaya başlayınca
eğitimli kişi ve eğitimsiz kişi arasında ilk kez ayrılma görülür. Bunun
sonucunda da eğitimli insanlar kendi şehirlerinde ki eğitimsiz insanlardansa
başka şehirlerde ki eğitimli insanları yeğlerler. Bu da yavaş yavaş kosmopolis
kavramını başlatır.
Polisin bir özelliği de insanların kendilerine yetebilmesiydi,
birbirlerinin ürünlerine karışmazlardı ama ticaret hızla gelişmeye başlayınca
insanlar artık kendine yetenin ötesine geçerler.
Artık erdemden söz açılınca da şöyle deniyordu ’her şey
senin erdemden ne anladığına bağlıdır’
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder