Harran Ulu Camii
8.yy. da son Emevi Halifesi 2.Mervan yaptırır, adı ‘Cami el
Firdevs’(Cennet Camii)olarak geçer kaynaklarda. Doğu cephesi kısmen ayaktadır, kare
planlı caminin üç aşamada yapıldığı tahmin ediliyor, yani zamanla büyütülmüş. Emevi
Dönemi’ne ait asma, üzüm dalları ile süslü muhteşem sütunlar varmış, iki tanesi
bugün Urfa Müzesi’ndedir.
Harran gezisini bitirdikten sonra kümbet evde bir mırra molası.
Adı Arapça acı anlamına gelen ‘mur’ sözcüğünden türetilmiş olan
mırra, yapımı oldukça zahmetli bir içecektir.1kg. Kahve çekirdeğinden sadece 4
lt. mırra elde edildiğinden ve yapması emek istediğinden ağa içeceği olarak
geçer, halk sadece özel günlerde hazırlar. Çiğ çekirdek tavada kavrulur, ağaç
dibekte dövülür. Dövülmüş kahve çekirdekleri suda uzun süre köpüklenerek
telvesi ayrılana kadar kaynatılır. Telvenin üzerinde kalın bir sıvı oluşur buna
şerbet denir, bu sıvı mutbak adlı bir kaba boşaltılır ve yeniden kaynatılır, üzerine
tekrar bol miktarda dövülmüş kahve ve su eklenip kaynatılır. Tekrar şerbet
süzülür ve başka bir mutbağa boşaltır. Hazır hale gelen mırra soğuduktan sonra
uzun süre saklanabilir, içilecek miktar ısıtılarak ikram edilir. Bu zorlu işlem
beş-altı defa tekrarlanır, kaynatma işlemi ise altı-yedi saat sürer. İkram iki kulpsuz
fincanla, büyükten küçüğe yapılır. Fincana önce bir yudumluk mırra doldurulur, içtikten
sonra tekrar aynı miktarda kahve ikram edilir, misafir ikinciyi de içtikten
sonra fincanı kahveciye geri verir, o da fincanı bir peçete ile siler ve bir
sonraki konuğa aynı fincanla ikrama devam eder. Eski geleneklerde mırrayı
içtikten sonra fincanı yere bırakmak ayıp olarak algılanırdı, eğer bu hatayı yaparsan
ikram eden bekarsa evlendirirsin değilse fincanı altınla doldurursun.
Şekersiz içilen mırra acı bir kahve olmasıyla taziyelerde
ikram edilir ve içenler acınızı paylaşıyoruz demiş olur.
Harran’da rengarenk giysileriyle kadın ve erkekleri
görürsünüz ve sizlerde bu kıyafetlerden giyinip fotoğraf çektirebilirsiniz.
Erkekler, genelde beyaz renkte fistan denen bir elbise ve
altına şalvar, üzerine kahverengi, siyah yada krem rengi cüppeye benzer bir aba
giyerler. Başlarına neçek denen beyaz yada siyah-beyaz kareli bir tülbent ile
üstüne ıgal denen bakır tel ve deve yününden bir taç takarlar.
Kadınlar, fistan denilen ince, uzun kollu bir elbise ve
üzerine zıbın denilen önden açılıp kapanan ikinci bir elbise giyerler, bellerine
kemer takarlar.
Yörede belli bir yaşın üzerindeki kadınlarda dakk, dekk denilen bir dövme ile
karşılaşırız. Özellikle alt dudak, çene bölgesine yaygın yapılır. Anne sütü, is
ve hayvan ödünden bir karışım hazırlanarak yapılır, eskiler kız çocuğu doğuran
annenin sütünün mavi renk verdiği için daha özel olduğunu söylerler.
Arzu Öztürk
Yun/İng Rehber