..Biz yoğurdu bez torbalar içinde saklardık. Çarşıdan
aldığımız bir bakraç yoğurdu Amerikan bezinden bir torbaya doldurur yüksek bir
yere asardık. Torbadan pıt pıt diye sular damlardı ’Pıt’lar kesildiğinde suyu
iyice süzülmüş yoğurt ,yoğurt olmaktan çıkar, sanki tereyağına dönüşürdü. Torba
yoğurdundan bir parça tasın içine koyduktan sonra üzerine kuyudan çektiğimiz
buz gibi suyu dökerek bir güzel karıştırdık mı nefis ayranımız hazır demekti. Ayranın
içine evdeki kurumuş bayat ekmekten ufak ufak doğradık mı ekmeğin bizden önce
ayranımızı büyük bir iştahla içip şiştiğini görerek daha fazla zaman
kaybetmeden kaşıkla tasın içine dalardık. Onun için anamız bize ‘Di Hadi git
kilerden bir tas yoğurt getir dediğinde hiç nazlanmadan koşup kilere dalar uslu
uslu anamızın sözünü dinler, bundan da hiç pişman olmazdık.
Biz ekmeği ceviz içiyle de
yerdik. Kilerden, ceviz küpünden sekiz on tane ceviz alır, çöker dik yere, bir
taş parçasıyla cevizleri kırar, içini çıkarır, sonra ısırdığımız bir parça
ekmeğimizle katık edip yerdik. Ekmeği elimizle koparmaz, ısırırdık. Daha
sonraları İstanbul'da ekmeğin ısırılarak yendiğinde ayıp olduğunu duyduk, hayretler içinde kaldık…
Oysa en lezzetli ekmek ısırılarak yenen ekmektir. Evet, ekmek dediğin elle
koparılarak yenir. Biz bunu da yapardık ancak ayran çorbası, ayran aşı,
mercimek çorbası, nohut, kuru fasulye gibi yemeklerde ekmeği yemeğe doğrar
sonra da kaşıklayarak yerdik.
Diyarbakır'ın kara kışı
henüz gelmeden, sonbaharda herkes kışlık hazırlıklarına başlardı. Her aile
kendi kesesine veya başka bir deyişle kendi killerinin büyüklüğüne göre, bir, iki,
üç veya dört koyun keserdi. Koyunlar tüm günahlarını yüzülmüş derilerinin
üzerinde bırakır, kocaman bakır kazanlara girer, kazanların altında yanan
odunlarla cehennemin tadını tadar, kavurma olur çıkarlardı. Kavurma kazanında
fokur fokur kaynayan yağın içine ince ince dilimlenmiş ekmekleri atınca
ekmekler sevinçlerinden çılgına döner sünger gibi yağı içmeye başlarlardı. Bu
ekmekleri yemek için insanın acıkması gerekmezdi. Gırtlağımıza kadar tok bile
olsak bu ekmeklerden yemeden yapamazdık. Zaten kavurma kazanın içindeki bu
ekmekler kapanın elinde kalırdı acele davranmayanlar hava alır, boşuna yutkunur
dururdu…
Arzu Öztürk
İng/Yunanca Rehber